Türk SİHA'ları üretim maliyetinde de 'rol model' olacak

 

Türk SİHAları üretim maliyetinde de rol model olacak

 

 

Savunma sanayiinin pek çok kaleminde yerli ve milli adımlar atan Türkiye, sürecin birim maliyet kısmından da ümitli. Türk SİHA’larının bu konuda rol-model olabileceğini anlatan uzmanlar, diğer ürünlerin maliyetinin de zamanla azalacağı görüşünde.

 

Sertaç Aksan

Sertaç Aksan

Türkiye’nin savunma sanayii projelerinin büyük çoğunluğu aslında 1990’lı yıllarda ortaya konsa da o dönemin ekonomik koşulları ve siyasi iradenin bu alandaki tutumu ihtiyaç duyulan ürünlerin dışarıdan temin edilmesi noktasında bir yaklaşım doğurdu.

 

Savunma sanayiindeki 'dönüşüm' altın değerinde

 

2000’li yıllarla birlikte Ankara bu stratejisinde değişikliğe gitti ve maliyet açısından çok daha yüksek bedellere neden olsa da kendi projelerini kendi üretme konusunda kararlılık gösterdi. Bugün gelinen noktada, yerli ve milli savunma sanayiinin geldiği seviyede bu değişiklik önemli bir kırılmayı beraberinde getirdi.

 

ATAK Helikopteri, Türkiye'de üretilen en önemli savunma sanayii ürünlerinden biri.

[ATAK Helikopteri, Türkiye'de üretilen en önemli savunma sanayii ürünlerinden biri.]

 

 

Maliyetleri düşürmek mümkün mü?

Kısa, orta ve uzun vadedeki ihtiyaçları için bir planlama yapan ve bu yol haritasına göre ilerleyen Türkiye’nin bugün yanıt aradığı başka sorular da var… Bunlardan biri de yerli ve milli savunma sanayii ürünlerinde maliyetlerin düşürülüp düşürülemeyeceği konusu.

Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan ile bu durumu konuştuk. Doğan, sürecin detaylarına girmeden önce savunma sanayii projelerinin üretim süreçlerine dair genel bir çerçeve çizdi.

 

Türk SİHA'larının saha başarısı ihracat kapısını açtı

 

Uzun süreli ve yüksek maliyetli işler

Savunma sanayi projeleri doğaları gereği çok uzun süren, yüksek maliyetli, genel olarak bilinenin aksine düşük kar marjlı işler olduğu bilgisiyle başlıyor Kadir Doğan süreci tarif etmeye.

Son yıllarda ülkemizin de içinde bulunduğu çok sayıda ülkenin ‘maliyet-etkin çözümler’ konusuna eğildiğini anlatıyor. Peki ne demek maliyet-etkin çözümler? Kısıtlı olan savunma bütçelerini en verimli şekilde kullanarak öncelikli ihtiyaçları gidermek, kalan kısıtlı bütçeyle de geleceğe yönelik AR-GE çalışmalarına yatırım yapmak şeklinde tanımlamak mümkün…

Geliştirme süreci önemli bir gider kalemi

Kadir Doğan, bütçeyi oluşturan temel kalemleri sıralıyor ve geliştirme safhalarının ürünlerin maliyetlerini etkileyen birinci kısım olduğunu söylüyor. Ne kadar hızlı ve etkin bir geliştirme süreci ortaya koyuluyorsa, o kadar düşük tekrarlanmayan mühendislik maliyetleri ortaya çıkıyor. Dolayısıyla ürünün maliyetleri azalıyor.

 

Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan. Foto: Serhan Sevin - TRT Haber

[Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan. Foto: Serhan Sevin - TRT Haber]

 

 

Gelişim sürecini kitle üretimi izliyor

Doğan’ın anlattıklarına göre geliştirme sürecini kitle üretim süreci izliyor… Doğru bir lojistik planlama, doğru tedarikçi seçimleri, test maliyetlerinin düşürülmesi gibi etkenler ile teorik olarak maliyet-etkin bir ürün ortaya konabiliyor.

“Projelerde yaşanacak konfigürasyonların ve risklerin doğru yönetilmesi oldukça zor konular bu kısımda karşımıza çıkıyor” diyen Kadir Doğan, sürecin bir zincir gibi birbirine bağlı olduğuna dikkat çekiyor.

Türkiye uzun vadede maliyetleri düşürecek

Kadir Doğan’a Türkiye’nin böyle bir ortamda maliyetleri düşürmesinin ne kadar mümkün olduğunu soruyoruz:

“Bir savunma ürününde maliyetleri ikiye ayırabiliriz. Birincisi tekrarlanmayan maliyetler. Bunlar içerisinde tekrarlanmayan mühendislik maliyetleri ilk sırada geliyor. Yani projenin araştırma ve üretim geliştirme maliyetleri, patent ücretleri, altyapı kurulumu gibi gider kalemleri… Buradaki maliyetler ürünün genelde geliştirme aşamalarında karşılaşılan, kaçınması çok kolay olmayan, genelde tek seferlik veya birkaç seferlik maliyetler.

Dünyada genel kanı bu süreçlerin doğru bir şekilde uygulandığı takdirde uzun vadede maliyetlerin düşeceği ve sürdürülebilir bir yapı kurulacağıdır. Türkiye, sistem mühendisliği süreçlerine kimi zaman bağlı kalmıyor, bu durumun birçok dezavantajı olsa da proje takvimini kısaltabiliyor. Dolayısıyla bu da bize daha az maliyet olarak dönüyor.

Gelecek yıllarda bugünkü maliyetlerimiz daha da düşecek çünkü az önce bahsettiğimiz tekrarlanmayan maliyetler devreye girecek. Ayrıca her yeni üretim daha çok tecrübe ve dolayısıyla daha az hata payı anlamına gelecek. Hatanız azaldıkça maliyetiniz de aşağı yönlü bir hareket izleyecek. Çok sayıda üretimin bir diğer avantajı da girdi maliyetlerinizin azalması… Biliyorsunuz bir parçadan ne kadar çok alırsanız o kadar ucuza mal olur.”

 

TÜBİTAK SAGE tarafından hayata geçirilen HABRAS test altyapısı bu alanda öne çıkıyor.

[TÜBİTAK SAGE tarafından hayata geçirilen HABRAS test altyapısı bu alanda öne çıkıyor.]

 

 

Testleri Türkiye’de yapabilmek büyük bir etken

Doğan, maliyetlerden bahsederken aslında pek de öne çıkmayan bir konuya dikkat çekiyor: Test süreçleri…

“Yurt dışında birçok savunma sanayii şirketi test süreçlerinde izin almak, alan bulmak veya ilgili diğer şartları sağlamak için ciddi problemler yaşıyor” diyen Doğan, “Devletimiz bu konularda diğer ülkelere kıyasla inanılmaz cömert. Bu da şirketlerimizin test süreç ve maliyetlerini azalttığı gibi ürünlerin geliştirme süreçlerini de kısaltıyor. Dolayısıyla maliyet de ciddi oranda azalıyor” şeklinde konuştu.

 

SİHA'ların üretim süreci birim-maliyet açısından diğer ürünlere de örnek olacak cinsten.

[SİHA'ların üretim süreci birim-maliyet açısından diğer ürünlere de örnek olacak cinsten.]

 

 

Türk SİHA’ları örnek olacak

Son olarak SİHA’lara da değiniyoruz… Türkiye’nin yerli ve milli SİHA’larının yabancı muadillerinden çok daha ucuz olduğunu biliyoruz. İşin performans boyutunda da rakiplerinden bırakın geri kalmayı, onların önünde oldukları da malum. Bu durumun diğer sistemlere örnek olup olmayacağını soruyoruz:

“Bir ürünün maliyetlerinin azaltılması hiç kolay olmayan, çok fazla etmene bağlı bir süreç. Nihayetinde sizi etkileyen etmenlerin hepsini çok iyi bir şekilde yönetmeniz şart. Bu açıdan bakıldığında özellikle S-İHA konusunda nasıl maliyet etkin ürün geliştirdiğimiz çok daha iyi anlaşılabiliyor.

Bu alanda ulaştığımız noktaya diğer ürünlerde de gelmek tabii ki mümkün. Türk SİHA’larının rol-model olacağı bir ekosistemden bahsedebiliriz. Ancak bunu söylerken her ürünün kendine has isterleri ve muhtemel sıkıntıları olabileceğini de göz ardı etmemek gerek.”

منبع:https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/turk-sihalari-uretim-maliyetinde-de-rol-model-olacak-569001.html

 

 

Türk savunma sanayisi en üst lige hazırlanıyor

 

Türk savunma sanayisi en üst lige hazırlanıyor

[Fotoğraf: AA]

 

 

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Türkiye'nin kendisini seçili bazı teknoloji, alan ve ürünlerde savunma sanayisinin en üst liginde oynayan oyuncu olmaya hazırlaması gerektiğini söyledi.

 

Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçıları Derneği (SASAD) 31. Olağan Genel Kurulu, Türk savunma sanayisinin önde gelen kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, burada yaptığı konuşmada, sektördeki tüm paydaşlarla bir aile gibi Türk savunma sanayisini geliştirmek için yıllarca çalıştıklarını söyledi.

Geleceğin savunma sanayisi trendleri üzerine başladıkları çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini vurgulayan Demir, bu yolda sektör olarak hep beraber yüründüğünü ifade etti.

"İlk odaklanacağımız alan savunma sanayisi"

Savunma sanayisinin önemine değinen Demir, şöyle konuştu:

"Günümüzdeki gelişmelere bakarsak ülkemizin içerisinde geçtiği şartlar, çevremizde oluşan konjonktür artık bu anlamda da Türkiye'nin hiçbir ihmale gelmeyecek şekilde güçlü olmasını ve bu gücün de kendi öz kaynaklarından oluşuyor olmasını gerekli kılıyor. Bu anlamda da ilk odaklanacağımız alan savunma sanayisi. Kendi gücümüzü sahaya yansıtacak unsurları kendimizin üretiyor olması ve kimseye muhtaç olmadan, bunları sahaya sürebilmemiz gerekmektedir. Atalarımız ne demiş 'Hazır ol cenge istersen sulhu salah.' Türkiye politika olarak barışçıl politikalardan hiçbir zaman vazgeçmedi, barışı önceledi ve öncelemeye devam ediyor. Sulh ve salah içinde olmanın da hazır olmakla sağlanabileceğinin bilinci içinde bu yolda teknoloji geliştirmeye hazırlıklarımızı azami ölçüde yapmaya ve bir an bile gaflette bulunmamaya azmetmiş olmalıyız."

"Türkiye kendisini en üst ligde oynayan oyuncu olmaya hazırlamalıdır"

Demir, bu hedef ve ideal doğrultusunda yürüyüşe emin adımlarla devam ettiklerini söyledi. İsmail Demir, "Dünyada son yıllarda yaptığımız atılımlarla bazı alanlarda önde gelen ülkeler arasına girdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Seçili bazı teknolojilerde, alan ve ürünlerde artık Türkiye kendisini en üst ligde oynayan oyuncu olmaya hazırlamalıdır. Bunun da altyapısını savunma ve havacılık sanayimiz oluşturacaktır" dedi.

Sürdürülebilirlik için ihracatın önemini vurgulayan Demir, sektör açısından bir diğer önemli unsurun da dünyada alanında en çok aranan, ihtiyaç duyulan teknoloji ve ürünler ortaya koyan şirketler oluşturabilmek olduğunu dile getirdi.

"Yeni stratejiler belirlememiz gerekiyor"

"Yeni ihracat modelleri, metotları ve teşebbüslerini konuşmamız, stratejileri belirlememiz gerekmekte" diyen Demir, şunları kaydetti:

"Aynı şeyleri yaparak aynı sonuçları alırız. Artık değişik şeyler yapmak değişik sonuçlar almak daha ileri gitmek için bir gereklilik arz etmektedir. Devletten devlete satışlar ve kredi mekanizmaları konusunda aslında önümüzde bir engel yok. Bunu yasal bir mevzuat ve yapıya kavuşturmakla ilgili adımlardan söz ederken işi yapmak bağlamında çok fazla bir engelin olmayacağını belirtmek istiyorum. Yani eğer devletten devlete satış söz konusu ise biz masadayız. Savunma Sanayii Başkanlığı, savunma ve havacılık sanayisi ihracatında devletin olması gereken her ortamda şirketlerimiz adına masada bulunup, o satışı yapabilir."

İsmail Demir, sektördeki her oyuncunun değerinin büyük olduğunu söyledi. Özellikle ana yüklenici pozisyonundaki şirketlerin ekosisteme çok dikkatli davranması, küçük firmaları ezmek yerine kalkındırmaya çalışmaları gerektiğini dile getiren Demir, büyük yapıların da dünya liginde güreşmeye başlamaları gerektiğini ifade etti.

Demir, "İhracatın daha iyi seviyelere ulaşması için devletten devlete satış ve finans desteği gibi konularda düzenlemelerin etkinleştirilmesinin yanı sıra her türlü desteğe hazırız" dedi.

İsmail Demir, sektörün geldiği aşama nedeniyle tüm savunma ve havacılık sanayisini kutladı.

SASAD'ın yeni yönetimi belirlendi

SASAD Yönetim Kurulu Başkanı Öner Tekin de savunma sanayisindeki yerlilik oranının yüzde 65'in üzerine çıktığını, 2023'te bunun yüzde 75'e çıkarılmasının hedeflendiğini belirtti.

Zorlayıcı hedeflere ulaşmak için tüm sektörün yoğun çaba gösterdiğini ifade eden Tekin, sektördeki yetenekleri geliştirmeye yönelik atılan çeşitli adımların devrim niteliğinde etkiler oluşturacağına inandığını söyledi.

Genel Kurulda yapılan seçim sonucunda SASAD Yönetim Kurulu asil üyeliklerine FNSS Genel Müdürü Nail Kurt, AYESAŞ Genel Müdürü Öner Tekin, HAVELSAN Genel Müdürü Mehmet Akif Nacar, ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün, AlpTeknik Havacılık Genel Müdürü Yılmaz Güldoğan, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürü Yasin Akdere, NANObiz Genel Müdürü Zeynep Öktem, Meteksan Savunma Genel Müdürü Selçuk Alparslan, STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ Genel Müdürü Temel Kotil, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Okyay, BİTES Genel Müdürü Uğur Coşkun seçildi.

منبع:https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/turk-savunma-sanayisi-en-ust-lige-hazirlaniyor-568933.html

 

Savunma sanayiindeki 'dönüşüm' altın değerinde

 

Savunma sanayiindeki dönüşüm altın değerinde

 

 

Yerli ve milli projelerin arka planında çok değerli bir dönüşüm de yaşanıyor. Üretilen sistemlerin kara, deniz ve hava versiyonları hızlıca geliştiriliyor... Uzmanlar, bu sürecin envanter, maliyet, lojistik gibi kritik kazanımları olduğu görüşünde.

 

Sertaç Aksan

Sertaç Aksan

Türkiye, yerli ve milli savunma sanayii projelerine dolu dizgin devam ediyor. Neredeyse her seferinde kamuoyunu şaşırtacak ve herkesin gurur duymasını sağlayacak işlere imza atan sektör, gözleri her daim üzerine çekmeyi başarıyor.

 

Savunmada ithalat azaldıkça 'baskılar' artıyor

 

Açıklanan her yeni proje ülkemizin geldiği noktayı göstermekle kalmıyor, madalyonun diğer yüzüne de yakından bakma ihtiyacı doğuruyor… Örneğin son dönemlerde en çok dikkati çeken konulardan biri, örneğin kara platformları için üretilen bir sistemin kısa sürede hava ya da deniz projelerine de entegre edilebilmesi.

 

HİSAR projesinin irtifa ve menzil testlerini başarıyla geçtiği açıklanmıştı.

[HİSAR projesinin irtifa ve menzil testlerini başarıyla geçtiği açıklanmıştı.]

 

 

Zırhlı araç için üretilen bir sistem ATAK helikopterinde, füzeler için üretilen bir radar arayıcı başlık hava savunma sisteminde karşımıza çıkabiliyor.

Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin ile bu süreci konuştuk ve aynı ürünün ihtiyaçlara göre farklı platformlarda kullanılabilmesinin ne anlama geldiğini sorduk…

Bütün haklar bize ait olunca işleyiş değişiyor

Şahin’e göre bu sürecin temel yapı taşı bahsi geçen sistemlerin tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirilmesi ve dolayısıyla bütün haklarının Türkiye’ye ait olması… Bu sayede hem hukuki hem de teknik açısından ürünün üzerinde istediğininiz modifikasyonu gerçekleştirmek mümkün oluyor. Sonrasında ise tek yapmanız gereken, ihtiyacınıza göre farklı platformlarla uyumlu hale getirmek…

“Ürünü geliştiren de kullanacak olan da Türkiye” cümlesi ile Şahin aslında kritik bir noktaya dikkat çekiyor. Bu durumun ürün bazında hem olumlu yönlerinin hem de olumsuz yönlerinin çok iyi bilinmesi sonucunu getirdiğini anımsatan Anıl Şahin, bir diğer hassas noktanın ise ‘mevcut olan ve ihtiyaç duyulan’ arasındaki dengenin tamamen iç dinamikler üzerinden çözümlenmesi olduğu görüşünde.

Proje başlangıcında bu iki tarafın bir araya geldiğini ve geliştirme sürecinin bu şekilde sağlandığını anlatan Şahin, “Sonuç olarak ortaya çıkan ürün tamamen ilgili kuvvetin ihtiyacına hitap ediyor. Ancak, bu aşamada potansiyel kullanıcılar da projeye dahil oluyor ve farklı platformların kullanımı için hep bir açık kapı bırakılıyor” bilgisini paylaşıyor.

 

Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin.

[Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin.]

 

 

Esnek yapının avantajları saymakla bitmez

Türkiye’nin bu alandaki üretim kabiliyetini öğrendikten sonra söz konusu sürecin nasıl bir yansıması olduğu da soruyoruz Anıl Şahin’e:

“Bir ürünün farklı platformlar tarafından kullanıma alınması, doğal olarak o ürüne ilişkin talebi artırıyor. Bu sayede de ürünün birim maliyeti düşüyor ve ürünü geliştiren şirket, Ar-Ge’ye daha fazla bütçe ayırabiliyor.

Kuvvet açısından da çok önemli avantajları var... Her şeyden önce ilgili kuvvet ürün sahibi oluyor. Türkiye’nin şu anda parasıyla bile tedarik etmemize izin verilmeyen yabancı sistemler olduğunu düşününce bu tür bir kazanımın önemi daha net görünüyor. Milli sistemler sayesinde bu problem ortadan kaldırılıyor. Ayrıca zaten ülke içerisinde kullanılan bir ürün olduğu için kuvvetin alışması da oldukça kısa sürüyor.”

 

CİRİT füzesinin kullanıldığı farklı platformlar.

[CİRİT füzesinin kullanıldığı farklı platformlar.]

 

 

Birim maliyet oranları neredeyse yarı yarıya

Sac ayağının ikinci kısmını birim maliyet oluşturduğunu anlatan Şahin, yerli imkanlarla geliştirilen bir ürünün yabancı muadiline göre neredeyse yarı yarıya daha ucuz olduğunu söyledi.

Şahin’in burada üzerinde durduğu bir diğer nokta ise böylelikle kuvvetin ya daha fazla sayıda ürün tedarik ederek ihtiyacını tam olarak karşılaması ya da ürünleri daha ucuza tedarik ettiği için bütçesini farklı ürünlere transfer edebilmesi oluyor…

 

Yerli ve milli projeler casusluğa karşı nasıl korunuyor?

 

Lojistik konusu pas geçilmemeli

Türkiye’nin yakın geçmişte ihtiyaç duyduğu anlarda karşı taraftan parasıyla dahi sistem ya da silah satın alamadığını sıkça konuşuyoruz. Aslında burada belki de ‘arada kaynayan’ konulardan biri de elimizdeki sistemlerin bakım-onarım gibi lojistik desteğini dahi alamamamız oluyor.

Tamire giden HERON’ların onarımında yaşanılan zorluklar, ‘Eşek Arısı’ olarak anılan Black Hornet’lara güncelleme yapılmaması gibi süreçleri hatırlattığımız Anıl Şahin, “İşte bu nedenle sac ayağının üçüncü kısmını lojistik oluşturuyor” dedi.

Yabancı bir ürünün üzerinde iyileştirme yapmanın veya lojistik destek almanın hem meşakkatli hem de pahalı olduğunun altını çizen Şahin, milli ürünlerde ise kullanıcının, geliştiriciyi ürün hakkında ihtiyaçlarına yönelik iyileştirme yapması için çok kısa sürede yönlendirebildiği ve bu nedenle de sonuçların çok çabuk elde edebildiğine işaret ediyor.

 

GÖKTUĞ projesinde geliştirilen kimi alt sistemler daha sonra farklı platformlar için de kullanıldı.

[GÖKTUĞ projesinde geliştirilen kimi alt sistemler daha sonra farklı platformlar için de kullanıldı.]

 

 

Hangi sistemlerde benzer bir süreç işledi?

Anıl Şahin, son olarak konuya ilişkin bazı örnekler sıralıyor:

“Roketsan tarafından SUNGUR Portatif Hava Savunma Sistemi geliştirildi. Bu ürün, ilk olarak bir zırhlı araç üzerine entegre edildi ve karadan-havaya füze olarak kullanıma alındı. Çok kısa bir süre içerisinde, omuzdan atılabilecek şekilde yani MANPADS olarak karşımıza çıkacak. Ardından, T129 ATAK gibi platformlardan havadan hava füze olarak kullanılacak. Deniz platformlarına entegre edilerek yakın hava savunma amaçlı kullanılabilecek. Sonuç olarak, en az 4 farklı kullanım alanına hitap eden bir ürün önümüze çıktı.

TÜBİTAK-SAGE tarafından Türkiye’nin ilk 'görüş ötesi hava-hava füzesi' GÖKDOĞAN geliştirildi. ASELSAN bu füzenin radar arayıcı başlığını geliştirdi. ASELSAN tarafından geliştirilen bu arayıcı başlıktan elde edilen tecrübe sayesinde, ROKETSAN tarafından HİSAR hava savunma sisteminden de kullanabilecek HİSAR-RF füzesinin arayıcı başlığı geliştirildi. Ayrıca TÜBİTAK-SAGE’nin hava-hava füzeleri de HİSAR sistemine entegre edilerek yerden hava füze olarak kullanılabilecek. Dönüşüm ortada…

Son örneği kamu-özel sektör işbirliği önemine istinaden Meteksan Savunma’dan verelim… HİSAR, UMTAS ve OMTAS füzeleri için veri bağı geliştirildi. Görece düşük menzilli bu veri ağı bağı SOM ve ATMACA füzelerinde kullanılmak üzere çok uzun menzilli bir haberleşme sistemi olan KEMENT taktik data link sisteminin temeli oldu.”
 

منبع:https://www.trthaber.com/haber/gundem/savunma-sanayiindeki-donusum-altin-degerinde-568662.html

 

 

Balistik camlı Pars İzci, keşif harekatlarına damga vuracak

 

Balistik camlı Pars İzci, keşif harekatlarına damga vuracak

[Fotoğraf: AA]

 

 

Türkiye'nin zırhlı araç üreticilerinden FNSS'nin güvenlik güçleri için geliştirdiği Pars İzci 6x6 ve 8x8 araçları özellikle balistik cam konseptiyle sürücü ve yanında oturan komutana geniş görüş açısı sağlıyor.

 

FNSS, güvenlik güçlerinin zırhlı kara aracı ihtiyacının karşılanmasına yönelik yürütülen Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç Projesi (ÖMTTZ) kapsamında geliştirilen Pars 6x6 ve Pars 8x8 araçlarını seri üretim aşamasına getirdi.

FNSS İş Geliştirme Bölüm Müdürü Burak Sağ, Pars İzci'nin 2000 yıllarda geliştirmeye başladıkları 6x6 ve 8x8 araç ailesinin önemli kilometre taşlarından birini oluşturduğunu söyledi.

 

Fotoğraf: AA

[Fotoğraf: AA]

 

 

Pars İzci konseptinin geliştirilme sürecinin Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından başlatılan ÖMTTZ Projesi'yle paralellik gösterdiğini anlatan Sağ, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere dost ve müttefik ülkeler için geliştirdikleri tüm araçlarda kullanıcı gereksinimlerinin ön planda tutulduğunu vurguladı.

"Keşif harekatı için balistik camlı tasarım"

Her zaman göreve göre araç tasarımı prensibiyle hareket ettiklerini belirten Sağ, şöyle konuştu:

"Teklife çağrı dosyasında yer alan gereksinimler ekiplerce detaylı şekilde analiz edildi. Keşif harekatı aracı ihtiyaçlarını en optimum ve maliyet etkin karşılayacak alternatifler geliştirildi. Gelinen aşamada Pars İzci özellikle balistik cam konseptiyle sürücü ve yanında oturan komutana geniş görüş açısı sağlaması bakımından ciddi bir durumsal farkındalık avantajı sağlıyor."

 

Fotoğraf: AA

[Fotoğraf: AA]

 

 

Aracın virajlarda oldukça düşük bir savrulma riskine sahip olduğunu anlatan Burak Sağ, özellikle ortada motor konseptiyle yüksek hareket kabiliyetine sahip aracın, normal yol koşullarında, arazi ve gevşek zeminde dengeli sürüş imkanı sağladığını söyledi.

Komutan ve sürücü yan yana oturabiliyor

Pars İzci'nin yerlileştirilmiş alt sistemleriyle öne çıktığına dikkat çeken Sağ, "Pars İzci 6x6 ve 8x8'in başta meskun mahal harekatları olmak üzere diğer birçok görevi başarıyla gerçekleştireceğine şüphemiz yok. Uluslararası alanda da birçok ihracat başarısına imza atacağına bugünden inanıyoruz" dedi.

Burak Sağ, araçların komutan ve sürücünün yan yana oturması sayesinde müşterek keşif harekatı yapabilme, iç konuşma tertibatına ihtiyaç olmaksızın iletişim sağlayabilme ve intikal durumunda gerektiğinde komutana müdahale imkanı sağlama gibi olanaklar sunduğunu söyledi.

منبع:

https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/balistik-camli-pars-izci-kesif-harekatlarina-damga-vuracak-568475.html

 

 

İsmail Demir: Savunmada ihracat yüzde 30 arttı, ithalat yüzde 60 azaldı

 

İsmail Demir: Savunmada ihracat yüzde 30 arttı, ithalat yüzde 60 azaldı

 

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, son 5 yılda Türkiye'nin savunma sanayi ihracatının yüzde 30 artığını, ithalatının ise yaklaşık yüzde 60 gerilediğini söyledi.

 

Eskişehir Sanayi Odasını ziyaretinde konuşan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Eskişehir'in savunma sanayiinde çok önemli paydaşlara ev sahipliğini yapan, önemli kabiliyetlerin biriktiği bir kent olduğunu söyledi.

Savunma Sanayii Başkanlığının güvenlik güçlerinin modernizasyonu ve savunma sanayinin geliştirilmesiyle görevlendirilmiş her türlü silah, araç gereç, sistem ve teçhizatla benzeri ihtiyaçları karşılamak, savunma sanayi teknolojilerini geliştirmek üzere çeşitli proje ve faaliyetler yürüttüğünü aktaran Demir, şöyle devam etti:

"Bu faaliyetlerin ana ekseninde özellikle stratejik ürün ve metotlarda sistemlerde yerlileşme ve milli sistemlerle çalışma ve bu anlamda teknoloji kazanımı yatıyor.

Yıllar önce hazır alım modelleri ile giden geniş ölçüde dışa bağımlı bir savunma sanayimiz varken, güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin kullandığı sistemleri, cihazları, teçhizatları dışarıdan temin etmek zorunda kalır ve onların idamesi, onarımı ve benzeri, güncellenmesi modernizasyonu süreçlerinde de yine bu çok uzun süre bağımlılığa yol açan bir zincirin dairenin içerisinde kalmışlığımız vardı ancak artık bunu aşıyoruz."

İhracat yüzde 30 arttı, ithalat yüzde 60 geriledi

Demir, son 5 yılda Türkiye'nin savunma sanayi ihracatının yüzde 30 artığını, ithalatının ise yaklaşık yüzde 60 gerilediğini dile getirdi.

Bu durumun, savunma sanayinde dışa bağımlılığı bitirme hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılıklarının bir göstergesi olduğunu vurgulayan Demir, "Yıllar önce, temin ettiğimiz yabancı kaynaklı sistem, platform ve ürünlerin idamesi ile ilgili bağımlılığımızdan da kurtulabilseydik, bu oranların çok da değişik olabileceğini görebilirdik. Yani ithalat miktarımızın çok daha azaldığını görmek mümkündü." dedi.

Savunma sanayinin ülke için stratejik öneme sahip olduğuna değinen Demir, kendilerinin görevinin Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda yerli ve milli sistemleri donatmak olduğunu anlattı.

İsmail Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yerli ve milli kelimesi çok kullanılır oldu ama ben şunu belirtmek isterim ki ilk anlamını bulduğu, gerçekten etkisini gösterdiği ve bu anlamda itici gücü oluşturduğu alan savunma sanayi olarak ortaya çıktı ki bu da haklı bir ortaya çıkış. Türkiye'nin güvenliği, bağımsızlığı, istiklal ve istikbal mücadelesindeki kendi yönünü çizme, kendi kararlarını verme azmi ve gücü de buradan gelecektir.

Bugün Türkiye, küresel tedarikçilerin çıkarttığı çeşitli zorluklar, gizli ve açık ambargolara rağmen ürünlerimizi sahaya vermeye devam etmekte, çok ince detayda yer alan küçük bileşen ve sistemlerde bile karşımıza çıkarılan engellerin aslında ne kadar anlamsız olduğunu hem görmekte hem de göstermektedir.

Bugün dünyada bu ürünleri üretirken, bu galibiyeti elde ederken savunma sanayi önemli rol oynuyor ama aslında sanayi ve teknoloji ekosistemimiz bu konuda en önemli rolü oynuyor. Yani kuvvetli ve yaygın, kabiliyetli bir ekosisteminiz yoksa sadece bir alanda iyi olmanız mümkün olmuyor."

 

منبع:https://www.trthaber.com/haber/gundem/ismail-demir-savunmada-ihracat-yuzde-30-artti-ithalat-yuzde-60-azaldi-565013.html

 

Savunmada ihracat arttı ithalat azaldı

 

Savunmada ihracat arttı ithalat azaldı

[Fotoğraf: AA]

 

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, "Savunma sanayii ihracatımız son 5 yılda yüzde 30 artarken ithalatımız ise yaklaşık yüzde 60 düşmüştür" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Türk savunma sanayiinin yaptığı atılımla dünyanın ilgiyle takip ettiği bir konuma geldiğini belirtti.

Demir, video konferans yöntemiyle, Yıldız Teknik Üniversitesi Savunma Sanayi Teknolojileri Topluluğu'nun organize ettiği Savunma Sanayi Zirvesi'nde açılış konuşması yaptı.

Başkanlık olarak güvenlik güçlerinin ihtiyacı olan sistemleri azami oranda yerli ve milli imkanlarla sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Demir, bunu yaparken geleceğin harekat ortamına ilişkin teknoloji ve eğilimleri yakından takip ettiklerini söyledi.

Demir, insansız teknolojiler, lazer ve elektro manyetik silah sistemleri, siber güvenlik ve uzay, uydu teknolojileri, sanal gerçeklik, yapay zeka ve robotik gibi geleceğin savunma sanayii trendleri üzerine çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü belirtti.

"Yerlilik oranı arttıkça bağımsızlık ve masadaki müzakere gücümüz arttı"

Savunma sanayiinde Türkiye'nin yerlilik oranı arttıkça bağımsızlık ve masadaki müzakere gücünün arttığını dile getiren Demir, dış politikada Türkiye'nin bölgesinde önde gelen bir güç olduğu gerçeğinin daha büyük oranda kabul gördüğünü ifade etti. Demir, savunma sanayiinin yaptığı atılımla dünyanın ilgiyle takip ettiği bir konuma geldiğini kaydetti.

Türkiye'nin savunma sanayiinde teknoloji ithal eden değil, teknoloji ihraç eden ülke konumuna doğru emin adımlarla yürüdüğünü belirten Demir, şöyle konuştu:

"Dünyanın en büyük 100 savunma sanayii içinde 7 Türk şirketi bulunuyor"

"Bugün yürüttüğümüz proje sayısı 750'yi aşmakta. Proje hacmimiz 60 milyar doları buluyor. Dünyanın en büyük 100 savunma sanayii içinde 7 Türk şirketi bulunuyor. 5 sene önce bu sayı sadece ikiydi. Savunma sanayii ihracatımız son 5 yılda yüzde 30 artarken ithalatımız ise yaklaşık yüzde 60 düşmüştür. Bu sonuçlar hayal etmenin ve hayallerimiz için çalışmamızın bir karşılığıdır. Ülkelerin savunma harcamaları incelendiğinde savunma sanayii alanında ciddi bir güç rekabetinin yaşanmakta olduğu çok açık şekilde görülüyor. Savunma sanayii ihracatının ileri teknoloji ihracatı olması nedeniyle bu sektörde güçlü olan ülkeler stratejik rekabet üstünlüğüne sahip oluyorlar. Ülke olarak savunma sanayiinde iyi bir durumdayız diyebiliriz ancak bunun yetmediğini her zaman söylüyoruz. Bu alanda iyi bir yürüyüşümüz var ama koşmamız gerekir diyoruz. Koşmak için de enerji lazım. Enerji de siz gençlerde."

Gençlerin bağımsız bir savunma sanayii gerçekleştirmede en büyük itici güç olduğunun altını çizen İsmail Demir, nitelikli insan kaynağı oluşturmaya dönük bir dizi çalışma başlattıklarını anlattı.

Demir, Savunma Sanayi Akademisi, Vizyoner Genç, meslek liselerine dönük öğrenci ve öğretmen yetiştirme programlarıyla bu çalışmalardan olumlu sonuçlar almayı hedeflediklerini belirtti.

منبع:https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/savunmada-ihracat-artti-ithalat-azaldi-568506.html

 

TİM: Türkiye 30. en büyük ihracatçı ülke konumuna gelecek

 

TİM: Türkiye 30. en büyük ihracatçı ülke konumuna gelecek

 

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi 2021 Raporu'na göre, gelecek 15 yıl içinde ihracatta büyük bir ivme artışı bekleniyor. 2035'te Savunma Sanayi'nde ihracatın yüzde 425 artması tahmin ediliyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi 2021 Raporu'nu açıkladı. İhracatta yeni yol haritası hazır. 15 yıl içerisinde ihracatta büyük bir ivme artışı bekleniyor. Küresel talepte ise Kimyevi Maddeler sektörü ilk sırada yer alıyor.

İhracatta artış bekleniyor

Türkiye'nin 2021 yılında 30. en büyük ihracatçı ülke olması, 2035 yılında ise 28. sıraya yükselmesi bekleniyor. İhracatının 2035 yılında 330 milyar dolar olacağı öngörülüyor.

Savunma sanayi ilk sırada

2035'te en yüksek ihracat artışı Savunma ve Havacılık Sanayi'nde bekleniyor. Bu sektörde beklenen artış değeri yüzde 425 olarak tahmin edildi.

Beklenen artış Su Ürünleri sektöründe yüzde 297 makina sektöründe ise yüzde 179 oldu. Halı ve mücevher ihracatı da artış beklenen sektörler arasında yer alıyor.

Küresel talepte ilk 3 sektör

Küresel talep noktasında ise 3 sektör öne çıkıyor. 2025'de Kimyevi Maddeler, Elektrik Elektronik ve Otomotiv Endüstrisi sektörlerinde ihracatın artması bekleniyor. 2035 yılında da sıralamanın değişmeyeceği öngörülüyor.

Makine, mücevher, demir, tahıl ve madencilik sektörlerinde de artış öngörülüyor.

Rapora göre yenilenebilir enerji, sağlık ve gıda sektörlerinin ise yükselen stratejik sektörler olması bekleniyor.

منبع:https://www.trthaber.com/haber/ekonomi/tim-turkiye-30-en-buyuk-ihracatci-ulke-konumuna-gelecek-569016.html